Ilgın Niron

Biraz Yemek, Biraz Tasarım

23 Nisan'da Büyükada

By 07:32 ,



Bugün pek çok kişi gibi biz de 23 Nisan'ı Büyükada'da kutladık. Daha önce etrafımdaki herkesten bugünün ritüellerini öğrenmiş olmama rağmen ancak bu sene fırsat bulup da gelebiliyorum. Peki neydi bugünün önemi? Hristiyan inanışına göre, Aya Yorgi Kilisesi'ne yürüyerek çıkanlar "yarı hacı"sayılıyor. Sadece Hristiyanlar değil, herkes için 23 Nisan'da Aya Yorgi'de olmak çok önemli çünkü inanışa göre burada dilenen dilekler kabul oluyor. 

Sabahın erken saatlerinde yollara dökülüp, kalabalıktan ilk vapura binemeyince yolculuğun ne kadar zorlu olacağını anlamak pek de zor olmadı. Neyse ki Şehir Hatları mutlaka ek sefer koyuyor ve çok beklemiyorsunuz. 

Adaya varınca, neredeyse iskelede son bulan fayton kuyruğunu görünce havanın da güzelliğinden faydalanarak yürümeye başlıyoruz. Madem o kadar yol yürüyeceğiz enerji lazım değil mi? Hemen Tarihi Büyükada Prinkipo Dondurma&Waffle dan dondurmalarımızı alıyoruz. Sabah sabah da dondurma olur mu demeyin, ilerleyen saatlerde dondurmacının önünde öyle bir kuyruk oluyor ki bu lezzeti kaçırabilirsiniz. 



İskeleden kiliseye kadar yürüyerek gitmek yol uzun olsa da aslında çok keyifli. İnsanlarla sohbet etmek,  fotoğraf çekilmek, tezgahlara göz atmak adayı ve şenlikli bugünü tümüyle hissetmek demek. 

Yol boyunca tezgahlarda çeşit çeşit dilekler için yapılmış küçük eşyalar, mumlar ve makaralarla karşılaşmak mümkün. Ne eksiğimiz varsa aralarından seçip yolumuza devam ediyoruz.



Alacaklarımızı da aldıktan sonra Aya Yorgi'nin meşhur yokuşunu çıkmaya başlıyoruz. Biz tabi tecrübesiziz en küçük makaralarla geldik, bir sürü kişi elinde kocaman ip bobinlerle gelmişti. Hatta bu kadar büyük makarayla geldiği için eşlerine sitem eden beylerin hallerine yol boyunca epey güldüm. Çoluk çocuk, yaşlı genç, kadın erkek herkesin  elinde birer ikişer makara ve mum. 


Peki yokuşu nasıl çıkıyoruz? İnanışa göre, ipi kiliseye kadar koparmadan götürmeyi başaranların dileği gerçekleşiyor.  İpin ucunu bir çalıya bağladıktan sonra hiç konuşmadan dileklerinizi dileyerek çıkmanız gerekiyor. Aslında bir de çıplak ayakla çıkılması gerekiyormuş fakat ben 1-2 kişi harici çıplak ayakla çıkabiliene rastlamadım. Yokuşu çıkarken sağlı sollu kiliseler stand açmışlar, kitap dağıtıyorlar, hikayeler okuyup, şarkı söylüyorlar.  



Yokuşun sonuna yaklaştıkça kiliseye girebilmek için bekleyen kalabalığı görenlerin bir kısmı hemen kilisenin duvarının kenarına alternatif bir "mum dikme noktası" yapmış. Dileklerini burada dileyip, mum yakıyorlar. Neticede buraya kadar yürümüşüz içeri girsek de girmesek de dileklerimizi burada da dilesek olacağı varsa zaten kabul olur. 




Aya Yorgi'nin içerisine girdiğiniz zaman her kilisede olduğu gibi dilekleri yazıp kutuya atıyor ve mum yakıyorsunuz. 

Buarada yol boyunca birçok kişinin şeker dağıttığını göreceksiniz. Eğer tutulan dilekler gerçekleşirse, dileği gerçekleşenler buraya tekrar gelip şeker dağıtıyor, kiliseye yağ getiriyorlar. 


Dinlenmek ve harika manzarasını uzun uzun seyretmek için kilisenin yanındaki Aya Yorgi Kır Lokantası'na mutlaka uğranılmalı. Bizim menümüzde sosis&patates,  peynirli muska böreği ve Bomonti var. Güneş ve manzaraya karşı keyif yapıyoruz. 


Dilek, adak, niyet, şifa. Her ne için gelmiş olunursa olunsun, en önemlisi öncelikle birşeyi gerçekten çok istemek ve onun için çabalamak. Burada dilenen dilekler, buraya aynı anda gelmiş bu kadar insanın "birşeyleri çok isteme enerjisiyle" gerçek oluyordur. Mutlaka bu enerji hissedilmeli ve bir 23 Nisan ya da 24 Eylül'de gelip görülmeli.


Tüm dilekleriniz kabul olsun :)



You Might Also Like

0 yorum